ÖZEL
YETKİLİ YAŞ KARARLARI
2011 Ağustos ayında Kuzey Görev Grup Komutanı (eski ismiyle Harp Filosu Komutanı)
olarak atandığım yeni görevime katıldım. Ancak, hemen ertesinde BALYOZ davası
kapsamında ifade vermek üzere Beşiktaş Adliyesine çağırılarak, aynı gün
çıkarıldığım Özel Yetkili Mahkeme tarafından tutuklandım. 21 Eylül 2011
tarihinden beri haksız ve hukuksuz bir şekilde Hadımköy Askeri Ceza ve
Tutukevi’nde bulunmaktayım.
Son YAŞ
kararları ile diğer 37 General/Amiral ile birlikte kadrosuzluk nedeniyle
emekliye sevk edilmiş bulunmaktayım. İçinde bulunduğumuz bu süreç başından itibaren
doğru olarak yönetilemediği için sonuçlarının da farklı olması beklenemezdi. TSK’nın,
tüm bu davalarda mağdur olan personelini nasıl yalnız bıraktığını gördüğüm için
emekli olmaktan dolayı üzüntü duymuyorum. Tam aksine, ettiğim yemine bağlı kalarak 40 yıldır şerefle
taşıdığım bu üniformamı, doğru tarafta bulunarak, lekesiz ve tertemiz
çıkardığım için onur ve gurur duyuyorum.
Ancak
beni üzen, emirlerinde sadakatle görev yaptığımız, birlikte birçok güçlüğe
göğüs gerdiğimiz, suçsuzluğumuzu bilen Komutanlarımızın, silah arkadaşlarının
haklarını korumaları gerekirken bu komploları kuranların amaçlarına hizmet
ederek, tamamen iftiralara dayanarak ahlaksızca yürütülen bu tasfiye
operasyonuna onay vermeleridir.
Emeklilik
kararlarından daha vahim olan ise, 2010 YAŞ’ından itibaren terfi şansı yüksek
çok başarılı subayların haklarında düzenlenen sahte belgeler ve üzerlerine atılan
iftiralarla tutuklanmaları – ya da ifadeye çağırılmaları – sonucu değerlendirme
dışı kalmalarının sağlanmasıdır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin çok iyi yetişmiş,
mesleğinde başarılı çok değerli General, Amiral, Subay ve Astsubayları sahte
belgelerle darbeci, terörist ve casus olarak ilan edilmektedir. Bu sene de özellikle İzmir bölgesinde
başlatılan sözde Askeri Casusluk ve Fuhuş operasyonları ile terfi sırasındaki
çok sayıda Denizci Kurmay Albay devre dışı bırakılmıştır. Bu filim her sene YAŞ öncesi dönemde tekrar
oynatılmakta ve Komutanların seçim şansı kalmamaktadır. Bu gerçeği görmemek
için kör olmak gerekir.
Bizler,
değil tutuklanmayı, yargılanmayı bile hak etmediğimiz halde, dava sürecinde suçsuzluğumuzu
en ufak bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispat etmiş bulunmaktayız. Buna
rağmen mahkeme tutukluluğun devamı kararlarında ısrar etmekte ve adil
yargılanmaya yönelik tüm taleplerimizi geri çevirmektedir. Hakkımızda delil
olarak ileri sürülen dijital verilerin sahteliğini, gerek yurtiçindeki saygın
üniversitelerimizden, gerekse Amerika ve Almanya’daki Adli Bilişim
Kurumlarından aldığımız bilirkişi raporları ile ortaya koymuş olmamıza rağmen,
mahkeme bu raporlara itibar etmemekte ve mahkeme tarafından belirlenecek bir
bilirkişiye gitme taleplerimizi kabul etmemektedir. Yargılanmakta olduğumuz
Özel Yetkili Mahkemelerin hukuk dışı uygulamaları yasama organı tarafından da
teyit edilmiş ve son yapılan yasal düzenlemelerle, ellerindeki davalar
sonuçlandıktan sonra (bu da başka bir hukuksuzluk örneği) kapatılmalarına karar
verilmiştir. Böyle tartışmalı bir yargılama süreci devam ederken YAŞ tarafından
alınan bu emeklilik kararları hukukun en temel ilkelerinden biri olan “masumiyet karinesi”nin açıkça
ihlal edilmesidir. Bizler, her türlü kurumsal destekten yoksun olarak, Özel
Yetkili Mahkemelerde adil bir yargılanma için hukuk savaşı verirken, şimdi Özel Yetkili YAŞ kararları ile
yargısız olarak infaz edilmiş bulunmaktayız.
Tüm bu haksızlıklar karşısında sadece bizler
değil ailelerimiz de geri dönüşü olmayan maddi ve manevi kayıplara uğruyor ve
mağdur oluyorlar. Bu nasıl bir vefasızlıktır!
Sözün
bittiği yerde bunlardan sorumlu olanları tarihin ezeli ve ebedi yargısına
teslim ediyorum.
Fikret
Güneş (E)Tümamiral 30
Ağustos 2012 Hadımköy/İstanbul
No comments:
Post a Comment